Kategoriler

30 Ekim 2012 Salı

Sunset Park

 Paul Auster'in Sunset Park'ı çıkalı iki yıl oluyor, yeni okuma fırsatı bulabildim. Teori kitaplarıyla cebelleştiğimden şöyle keyifle kitap alamadım uzun zamandır elime. Kitapta bol bol karakter anlatımları, kişilerin uzun uzun hayatlarından kesitler vardı. Karakter odaklıydı, sanki hepsi ana karakter gibiydi. Buraya kadar pek sorun yok, beyzbol hakkında bir çok bilgiyi de okuduk, ( biz Türkler için pek kayda değer bir şey değil malum ) kitabın sonunu öyle bir sabırsızlıkla bekliyorum, öyle hızlı okuyorum ki sabaha karşı bitirdim kitabı,bitirdiğim anda, " olamaz, bitmiş olamaz " diye sayfaları bile kontrol ettim. Kitaba bu sonu yakıştıramadım çözemediğim bir şeyler olduğundan o kadar eminim ki. Belki de Poe'nun Gordom Pym'i gibi mi acaba diye düşünmeden edemedim. Belki çıkar sonunu biri yazar :) Bunların ironi olduğunu belirtmek isterim, ciddiye almayınız.
Auster sürekli " The Best Years of Our Lives " filminden bahsetmiş ve kitabın sonunu onunla bitirmiş. O filmi izlemediğim için, kitabın öylece bitmesine içerledim sanırım. En kısa zamanda o filmi izleyeceğim.

Çevirilere o kadar laf söylerken acaba Türkçe okumamalı mıydım diyorum kendi kendime ? Niyeyse ben bu kitaba çok taktım, çok hayal kırıklığına da uğradım. Belki de kitabın içinde gizli, beklentilerim ve hayal ettiklerim çok fazlaydı. Kitapta da geçmiyor mu zaten? Hayal gücünün tehlikeli olduğunu ve ardından hayal kırıklığının zarar verebileceğini söylüyor. Ne diyeyim, ilk aklıma o geldi, kitap bittikten sonra. Bu sefer de yine Paul Auster'den devam ediyorum Invisible'ı aldım, Türkçe'ye Görünmeyen olarak çevirildi. İki kitabı da bir arada konuşmak daha iyi olabilirdi ama Sunset Park üzerine az buçuk iki kelam yazmadan edemedim.

Ayraçlarda buluşalım.